1 Ocak 2002 Salı

DÜNYA ANACONDA’YA YEM OLACAK MI?

Erol Bilbilik’in Aydınlık’taki yazılarını okuyor musunuz? İki haftadır bu konuyu işliyor:ABD,Orta Asya’daki enerji ve hammadde kaynaklarını ele geçirebilmek için,Balkanlardan başlayıp Kafkasları,Ortadoğu’yu,o arada elbette Türkiye’yi içine alan bir kuşatmaya girişmiş;bu yörelerdeki ülkelerde iyilikle,hileyle ya da kandırarak üsler sağlamaktaymış.
Bu irişime taktığı ad da çok fiyakalı: Anaconda. Bu bir yılan,kurbanını kıvrımları arasına alıp sıka sıka un ufak ediyormuş! Breh breh! Adamların öbür insan kardeşlerine bakışına bakın!
Evrim tarihini okumuşsanız,şunu biliyor olmanız gerekir:evrim boyunca canlılarda oluşan üç beyin de insan beyninde alt alta durur:en altta timsah beyni;onun üstünde,çevresinde,maymun beyni;en üstte,özellikle alın ve şakaklarda,tüysüz maymuna,insana özgü olması gereken yumrular.Bu son kesim,düşgücünü,yaratıcılığı,dili barındırıyor.
Şimdi birileri çıkıp hepimizi yeniden timsah ya da onun ayaksız kardeşi yılan aşamasına döndürmek istiyor.Hani o kabara kabara övündükleri bilimsel-uygulayımsal ilerlemenin son aşaması besbelli .
Ama insanlığın,o arada dünyanın kara yazgısı aslında 20.Yüzyılın başında,toplumsal dönüşüme girişildiğinde çizilmiş:Çözüm,yaşama biçimini değiştirerek değil,işbaşındakileri değiştirerek arandığında.
Nitekim,Çarlar devirenler,işçi sınıfını egemen kılıyoruz derken,yapa yapa eğitilmemiş milyonları bir köşeye atarak,bir avuç küçük kentliyi karar ve yönetim noktalarına getirmiş.Onlar da,toplumculuğun büyük kuramcılarını yeterince sindiremedikleri;hele hele sorunun sınıfsal değil,bir bakıma türsel,insana özgü olduğunu bilmedikleri için,ülküsel insan saydıkları kol emekçilerinin yerine kararlar almış;savaşın da,sevişmenin de eller ayaklarla,üreme örgenleriyle değil beyinle yürütüldüğünü seve seve unutmuş,gözlerinin önündeki parlak örnekle yarışa girişmiş,yatırımı insan eğitimine,başka insanlar yetiştirmeye,kafaları kökten değiştirmeye değil,silahlanmaya,sanayileşmeye,uzay yarışına girişmişler.
Sonucu biliyorsunuz.
Oysa neydin Stalin’le Mao’nun paylaşamadıkları? Neden el ele verip anamalcılık denen şu vebayı yeryüzünden silemediler? Wilhelm Reich, çok haklı ve acıklı olarak,SSCB’de sürdürülen üretim-yönetim biçimine Devlet anamalcılığı dediğinde yığınla sözel fırtına koparılmış.Oysa bu uyarıyı ciddiye almak,yanlış yoldan dönmek, yeni insanı yoğurup oluşturmaya girişmek gerekiyordu.
Fırsat işte o zaman korkunç biçimde kaçırılmış.
Peki aradaki iki Dünya Savaşı’na,milyonlarca insanın kıyımına,kim bilir kaç canlı türünün kökünün kazınmasına karşın,akıllar başa geldi mi,geliyor mu?
ABD,şimdi artık,Berlin Duvarı da yerle bir etmiş olmanın verdiği övünçle,hiç utanıp sıkılmadan,açıkça söyleyip anlatıyor yapacaklarını.
Peki,Anaconda’nın kıvrımları arasına almayı tasarladığı ülkeler ne yapıyorlar? Avrasya Birliği gerçek bir amaç mı? İnsanlar,ülkeler,uluslar tehlikenin insan soyunu çoktan aştığını,bütün canlıları kapsadığını gerçekten canlandırabiliyorlar mi zihinlerinde?
Savaş,o zaman da sınıfsal değildi,şimdi de;ülkesel,ulusal da değil:küresel.
Ya,şu körolası tüketim hazlarından vazgeçip tutumlu,planlı,imeceli yaşamaya razı olacağız;ya da hepimiz Anaconda’ya dönüşüp kendi kemiklerimizi kıra kıra güzelim mavi gezegeni canlı barındırmaz duruma getireceğiz.
Sonucu çok kesin bir sınav.
Müdafaa-i Hukuk, Nisan 2004, s. 67

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder