1 Mayıs 2004 Cumartesi

AVRASYA GERÇEK Mİ?

Nesini söyleyim cânım efendim
Gayri düzen tutmaz telimiz bizim

diyordu halk ozanı Ruhi Su’nun sesinden;bugün dünyanın ve yurdumuzun durumu ancak bununla anlatılabilir.
Sözümona halkın oylarıyla yürütülen bugünkü siyasal-toplumsal düzensizlik,aslında,biliyorsunuz,eldeki inanılmaz koşullandırma-yoğurma araçlarıyla oluşturulan temel üzerinde duruyor.
Bu temelse,erkeğin kadından başlayarak bütün insanları egemenliği(?),buyruğu altına başladığı günden beri bin türlü biçimiyle sürdürülen ataerkil zorbalık’tır.
Sözkonusu zorbalık,evde babanın,toplumda devletin,dünyada da bütün dünyayı sömürerek palazlanmış şımarık varsılların buyurganlığı olarak yaşanıyor,yaşatılıyor.
Yüzyılın başında,Anadolu’daki Kurtuluş-Bağımsızlık Savaşı’nın kazanılması,Lenin’le Mustafa Kemâl’in,tam o sırada aynı yöne bakıyor olmalarının armağanıdır.
Bugünkü küresel sorunlar da,o bakışın yitirilmiş olmasının sonucu.
Uyduruk seçimlerden sonra Amerika’da ya da bizde,sandık başına gitme zahmetinde bile bulunmayan milyonlar da,gidip Fenerbahçe ya da Beşiktaş’a tutkuyla oy verenler de,Ahmet’i ya da Mehmet’i gırtlağından kavrayıp itin orasına sokarak rahatlama kolaylığındalar.
Oysa düşlenen toplumcu düzen ancak on bin yıllık ataerkil kafa yapısı’nı değiştirerek kurulabilirdi; 20.Yüzyıl’ın başında köylülerin çoğunlukta olduğu Çarlık Rusyası’nda da,başka bir yerde de bu olanaksızdı elbet;SSCB’nin başına geçenler,ne yazık ki Castro’nun bildiklerini bilemedikleri,bilemeyecekleri; kurulan baskıcı yönetimi eleştirmeye kalkışan herkesi halk düşmanı ilân edip yaka paça toplama kamplarına göderdiği ya da ekin biçer gibi taradığı için,gerekli kafa eğimi gerçekleştirilemedi;tersine,anamalcı düzenle,onun minderinde,kazanılması olanaksız bir güreşe tutuşuldu:sanayileşme,silahlanma.
Bunun sonuçlarını hep birlikte yaşadık,yaşıyoruz.
Şimdi,aslında,toplumcu öğretinin büyük ustalarının öngördükleri aşamadayız:anamalcı düzensizlik,tüketimin sınırsız pompalanmasına dayalı bu usdışı yapıyı ayakta tutabilmek için,gözü dönmüş boğalar gibi her yere saldırmakta;izin verildiği sürece de saldıracak.
Güzeller güzeli Mustafa Kemâl, daha 1930’da,hem bizim,hem de bütün öbür geri bıraktırılmışlar için,kurtuluşun Avrasya Kümeleşmesi’nde olduğunu görmüş,dile getirmiş;ama gel gör beni televole n’eyledi:ne o gün,ne bugün bu yalın,kaçınılmaz adımı atacak kafada insan yokmuş,yok.
SSCB,benimsediğini ileri sürdüğü toplumcu öğretiye uygun davranıp daha o yıllarda Çin’e,orada ayaklanan köylülerin önüne düşen Mao’ya gereken desteği verebilseydi,bütün insanlığın yazgısı değişirdi.
Hadi o günden vazgeçtik;peki,anamalcı saldırganların üstelik açık tasarı ve uygulamaları karşısında,ağızlarda dolaşan Avrasya Birliği’nin gerçekleştirilmemesinin önünde hangi engel var dersiniz?En büyük engel:ataerkil kafa yapısı.
Ancak,hem Rusya’dan,hem Çin’den bu yönde adım atıldığını duyuran en küçük bir bilgi gelmiyor;tersine,herkes doludizgin anamalcı öğretinin verdiği dersi izliyor:geçen gün Pekin’de yapılan uluslararası moda gösterisi çok iç karartıcıydı.
Ne demişti sevgili Atatürk? “Kadınları okutmayan toplum,erkeklerini duygusal-düşünsel yalnızlık cezasına çarptırır.”Bu ceza,dünya çapında sürüyor,görünüşe göre daha epey sürecek.
Oysa,kadın erkek arasındaki asal ilişki,cinsel eşitsizlik düzeltilmeden;bunun için beşikten gömüte eğitimin bütün kavramları,yalanları,masalları silinip atılmadıkça,uyduruk seçimlerde arasıra şu ya da bu ülkede yürütmenin başına bir kadın da getirilse,bu hanım,sayısız örneği görüldüğü üzere,erkekten beter ataerkil kesilip insanlığın anasını da babasını ağlatacaktır.
Dolayısıyla,söylencelerin rahatlığında horlamak istemeyenlerin artık kurtuluşun,barışın olumlu anlamda küresel olduğunu bir an bile unutmamaları;yazılarında,konuşmalarında,daha da önemlisi günlük davranışlarında buna göre davranıp çalışmaları gerektiği inancındayım.
Olur mu dersiniz?Bilemem;bildiğim,evrenin temel yasası etkiye tepkinin,eytişimin kesintisiz yürürlükte olduğu;belki o bizi,eriyip gitme tepkisi yerine,özümüzü anımsayıp dirilmeye götürür.
Müdafaa-i Hukuk, Mayıs, 2004 , s. 68