1 Haziran 2004 Salı

TRUVA ATI

Aslında son derece yaşamsal,yazgısal günler,olaylar yaşıyoruz.ama can gözümüz kör,can kulağımız sağır olduğu için,büyük çoğunluk hiçbir şeyin ayrımında değil;olanlarsa,hep birlikte bindirildiğimiz hızlı treni durdurma gücünden yoksun:hep birlikte,şimşek hızıyla uçuyoruz granit dağa doğru.
Değerli bir dostum yine çok uyarıcı bir ileti yolladı;son kez 1923’te, sayısız insanın kanı canı pahasına son anda geri alabildiğimiz yurdumuzun can evinden pençelerini hiç çekmemiş azgın sömürücü-buyurucuların içerdeki uşakları aracılığıyla yürüttükleri dinci yapılanma ve örgütlenmeyi anlatıyor.
Öteden beri en çok özlediğim,beğendiğim yöntem uygulanmış bu iletide:somut sayılar,bilgiler verilmiş,ya da anımsatılmış.Şimdi bunlara bir göz atalım:
İlk İmam Hatip Lisesi’si,Köy Enstitüleri’ni önce açıp sonra kendi eliyle kapatan İsmet İnönü açmış,1949’da.
Menderes,51-59 arasında,ancak 19 tanesini açabilmiş-daha acemiydi besbelli!
27 Mayıs’tan sonra işbaşına getirilen İnönü,62-63 arasına 7 açılış sığdırmış.
Demirel,ilk gelişinde,65-71 arasında,49 yuva kurmayı başarmış.
Ecevit,hani şu kadayıfın altına bakanla ortaklığı sıkıntısızca içine sindiren;ünlü Ortanın Solu yutturmacasının yaratıcısı ,şaşmaz,sapmaz,yılmaz laik (!) demokrat Ecevit,ilk koltuğa kuruluşunda tam 29 kez yumurtlamayı bilmiş.
Demir yürekli köy çocuğu,ikinci gelişinde,75-78 arasında,28 çift sarılı yumurtlamış.
Almış Ece,78-79 ıkınması,4 tanecik.
Ardından en Atatürkçü darbeciler;folluğu bir güzel kurtarmışlar bitlerden pirelerden;tertemiz yuvaya Özal çöreklenmiş:84-89 arası,tam 90 kez maşallah!
Ülkemizin en Mutlu başbakanı,90-92 arasında,ustasına yakışan bir başarıya ulaşmış:23.
Sağcıların bir tek sineği bile öldürmediğine bütün gövdesini basan yenilmez yutulmaz Amca Bey,92-94 nöbetinde azıcık çekimser davranmış:12.
Gözünün sivri bebeği Çilli kızı,babasını ancak bir sayı geçebilmiş 94-95 arasında:13.
Sonra yürütmenin başına gelenler,95-97 arasında,onların açığını bol bol kapatmışlar:74.
Truva deneyimi boşu boşuna bu topraklarda yaşanmamış elbet:o kurnazlığı akıl edenler bunu akıllarından bir an bile çıkarmamışlar yüzyıllardır;ve Mustafa Kemâl’in dışında,uykuda bastırılanlar,bir kez bile bu oyunu bozmayı başaramamışlar.
Truva Atı bu kez yeşile boyanmış olarak salındı içimize;en allı pullu,en sevecen,en sümüklü lâflar eşliğinde;zaman zaman bunların dışındaki sözler de yansıdı gazetelere,televizyonlara;ama koskoca Anadolu halkını yılan gibi kıvır kıvır oynatmaya karar vermiş olanlar,zurnalarıyla.”Yoo,hayır,bu görüp işittiklerinize inanmayın;bunlar düzmece” havasını çaldılar;görünen,havanın tuttuğu.
Şimdi de bu yeşil cübbeli,yumuşacık sözlü,gözü yaşlı örgütlenmenin nasıl donandığını görelim:
167 yayını;2561 derneği;316 vakfı;1757 dershane ve okulu;578 pansiyon ve kursu;178 tecimsel kuruluşu var.
2003-2004 öğretim yılında,536 İmam Hatip Lisesi’nde 16 000 öğretmen çalışmış,105 000 öğrenci okumuş.
24 İlahiyat Fakültesi’nde 823 öğretmen görev yapmış,9970 öğrenci okutulmuş.
Lise öğrencilerine sormuşlar,okulu bitirince nerede görev almak istiyorsunuz diye,yanıtlar şöyle:
Ancak %20’si din adamı olmak istiyor;%37’si kamu yönetiminde çalışmayı,%28,2’si de özel kesimde iş bulmayı umuyor.
Bunlar eğitim alanındaki sayılar;uzantısını,dallarını budaklarını hem genel,hem yerel seçimlerde gördük;dinci yapılanma ve örgütlenmeye dayalı yaşamı savunanların oyları gözümüzün önünde,görmeye razı olursanız elbet.
Bir tek,Atatürk’ün ordusundan kimi komutanlar,zaman zaman:Türkiye bir İslam Cumhuriyeti değildir,olmayacaktır;o,demokratik,laik bir hukuk devletidir,öyle kalacaktır diyebiliyorlar.
Bütün varlıkların en doğal,evrensel hakkının;evrenin bütün öbür öğelerine bağlı,bağımlı kalarak yaşanacak görece özgür,mutlu,sağlıklı,bilgili ömür sürme hakkının nasıl bir cehennem kazanına daldırıldığını;sonra,insanlara dönüp,hadi gidin,sıkıysa onu oradan alın! Dendiğini görebiliyor musunuz bilmem?
Ve bu,canı da içinde,hiçbir şeye sahip olamayacağını unutmuş;geçici varlıklar olarak bize bırakılanın yalnız duyularımızla algılayacağımız,beynimizde canlandıracağımız coşkular,hazlar olduğunu hiç öğrenmemiş,bundan sonra da öğrenemeyecek bir avuç DOYUMSUZUN yüzünden böyle!
Müdafaa-i Hukuk, Haziran 2004, s69.